Deprem-Hiç bir şeyi unutmayacağız

Yaşadığımızdan, aldığımız nefesten, yediğimiz yemekten, üşümeyen elimizden, uyuduğumuzdan, insanlığımızdan utandık! Unutmayacağız.
Şimdi dayanışma, yaşatma ve tekrar yaşamamak için hareket zamanı

  • Arama-kurtarma ve acil yardıma erişmek herkes için bir insan hakkıdır. Ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin bu hizmetlerden yararlanmada belirleyici olmasının önüne geçilmesi gerekir. Göçmenler, engelliler, yoksullar ve sosyal olarak dışlanmışlar arama-kurtarma ve acil hizmetelerden eşit olarak yararlanmalı, her türlü ayrımcılığın önüne geçilmelidir.
  • Deprem sonrası yapılan hem ayni hem de nakdi yardım, destek ve hizmetlere erişim de bir insan hakkıdır. Bu sosyal politika uygulamaları yaşama geçirilirken eşitliğe aykırı ve ayrımcılık içeren uygulamalardan kaçınılmalıdır. Eşitsizlik ve ayrımcılık içeren uygulamalarla var olan sosyal adaletsizlik artırılmamalıdır. Göçmenler, engelliler, yoksullar ve sosyal olarak dışlanmışlar da dahil olmak üzere herkesin uygun nitelikte koruma sağlayan yardım ve desteklerden yararlanması gözetilmelidir.
  • Depremin hasarları çok ağır ve çeşitlidir. Barınma dahil depremin olumsuz etkilerinin kısa bir süre içerisinde bütünüyle giderilmesi olanaklı değildir. Bu nedenle önceliklerin ve aciliyetin uygun olarak belirlenmesi ve uygulanabilir bir zaman planlamasının yapılması gerekmektedir. Deprem tahribatını gidermede ve yeni yaşam koşullarının oluşturulmasında kısa, orta ve uzun vadeli programın yanlış yapılması, önceliklerin uygulanabilir bir takvime bağlanmaması olumsuz sonuçların ağırlığını gittikçe arttıracaktır. Bu tür olumsuzlukların ve yapılacak hataların sadece depremden etkilenenleri ve deprem bölgesini değil, tüm toplumu her yönden  etkileyeceği bilinmelidir.
  • Deprem, sadece deprem bölgesinde yaşayanları değil toplumun genelinde de ve özellikle ekonomi ve eğitim alanında ek zorluklar ve ciddi sorunlar yaşatacak büyüklüktedir. Bu nedenle ülke ekonomisinde ve eğitim alanında ortaya çıkacak ağır sorunların göz önünde bulundurulması önemlidir. 
  • Oğanüstü dönemlerde çok seslilik, eleştiri ve ifade özgürlüğü, tehdit olarak görülmemelidir. Çok seslilik, eleştiri ve ifade özgürlüğü olağanüstü sorunların üstesinden gelmede çok ciddi katkılar sağlar.