![]() |
|
Yeni Kitap Bölümü: Türkiye’de Ücretsiz Aile Çalışanlarının (Katkıda Bulunan Aile Çalışanları) İstihdam ve Sosyal Politikadan Dışlanması
Deprem-Hiç bir şeyi unutmayacağız
Yaşadığımızdan, aldığımız nefesten, yediğimiz yemekten, üşümeyen elimizden, uyuduğumuzdan, insanlığımızdan utandık! Unutmayacağız.
Şimdi dayanışma, yaşatma ve tekrar yaşamamak için hareket zamanı
- Arama-kurtarma ve acil yardıma erişmek herkes için bir insan hakkıdır. Ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin bu hizmetlerden yararlanmada belirleyici olmasının önüne geçilmesi gerekir. Göçmenler, engelliler, yoksullar ve sosyal olarak dışlanmışlar arama-kurtarma ve acil hizmetelerden eşit olarak yararlanmalı, her türlü ayrımcılığın önüne geçilmelidir.
- Deprem sonrası yapılan hem ayni hem de nakdi yardım, destek ve hizmetlere erişim de bir insan hakkıdır. Bu sosyal politika uygulamaları yaşama geçirilirken eşitliğe aykırı ve ayrımcılık içeren uygulamalardan kaçınılmalıdır. Eşitsizlik ve ayrımcılık içeren uygulamalarla var olan sosyal adaletsizlik artırılmamalıdır. Göçmenler, engelliler, yoksullar ve sosyal olarak dışlanmışlar da dahil olmak üzere herkesin uygun nitelikte koruma sağlayan yardım ve desteklerden yararlanması gözetilmelidir.
- Depremin hasarları çok ağır ve çeşitlidir. Barınma dahil depremin olumsuz etkilerinin kısa bir süre içerisinde bütünüyle giderilmesi olanaklı değildir. Bu nedenle önceliklerin ve aciliyetin uygun olarak belirlenmesi ve uygulanabilir bir zaman planlamasının yapılması gerekmektedir. Deprem tahribatını gidermede ve yeni yaşam koşullarının oluşturulmasında kısa, orta ve uzun vadeli programın yanlış yapılması, önceliklerin uygulanabilir bir takvime bağlanmaması olumsuz sonuçların ağırlığını gittikçe arttıracaktır. Bu tür olumsuzlukların ve yapılacak hataların sadece depremden etkilenenleri ve deprem bölgesini değil, tüm toplumu her yönden etkileyeceği bilinmelidir.
- Deprem, sadece deprem bölgesinde yaşayanları değil toplumun genelinde de ve özellikle ekonomi ve eğitim alanında ek zorluklar ve ciddi sorunlar yaşatacak büyüklüktedir. Bu nedenle ülke ekonomisinde ve eğitim alanında ortaya çıkacak ağır sorunların göz önünde bulundurulması önemlidir.
- Oğanüstü dönemlerde çok seslilik, eleştiri ve ifade özgürlüğü, tehdit olarak görülmemelidir. Çok seslilik, eleştiri ve ifade özgürlüğü olağanüstü sorunların üstesinden gelmede çok ciddi katkılar sağlar.
İş Kazaları Hakkında “Mit” Haline Gelmiş “Sabit Oranlar”
Recep Kapar-22.10.2022 (Sosyal Politika Notları II)
- Yüzyıl öncesinin oranları
- Yöntemsel belirsizlik
- Geçerli olmayan veri ve bulgulara dayanma
- Özel sigorta müfettişi bakışı
- Kamu görevlilerinin, işverenlerin ve işveren vekillerinin yükümlülüklerini göz ardı etme
- Önlenebilir kaza ve önlenemez kaza sınıflandırmasının sorunları
13. Mülkiye Genç Sosyal Politikacılar Kongresi Toplandı -14 EKİM 2022
Açılış Konuşmaları/ 11.30 – 12.00
- Çağla ÜNLÜTÜRK ULUTAŞ (Düzenleme Kurulu Adına)
- İlker AKÇASOY (Mülkiyeliler Birliği Başkanı)
Oturumlar (12.00 – 17.15)
I. Oturum: Çalışma İlişkilerine Tarihsel ve Kavramsal Bir Bakış/ 12.00 – 13.00
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Ahmet MAKAL
- İşçi Sicil Dosyalarında Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası İşçileri 1937-1950/ Şenol SIRMA
- İşçi Sınıfı Mücadeleleri Tarihinden Bir Kesit 1980 TARİŞ Direnişi/ Tuğçe SAYİS
- Çalışma Hakkına Eleştirel Bir Bakış: Paul Lafargue’un Tembellik Hakkı Metninde Çalışma Hakkı/ Deniz FIRAT
İfade özgürlüğü
İnsan hakları Avrupa Mahkemesine göre ifade özgürlüğü, devletin veya nüfusun bir bölümünün saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bulduğu bilgi ve düşünceleri de korur ve kapsar.
” (..) saldırgan gelen, sarsıcı nitelik taşıyan ya da rahatsız eden fikirler de demokratik toplumun vazgeçilmez özellikleri olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir” (İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi)