(içinde) Himmet Fıtrat Piyasa (AKP Döneminde Sosyal Politika), Derleyenler, Meryem Koray-Aziz Çelik, İletişim Yayınları, 2015.
https://iletisim.com.tr/kitap/himmet-fitrat-piyasa/9073
|
GİRİŞ
Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin en önemli unsuru olan sosyal sigortaların gelişimi önemli eksikliklerle ve oldukça yavaş bir biçimde gerçekleşmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı öncesinde, toplumun geniş kesimleri bakımından sosyal güvenlik bir hak haline gelmiş olmasına ve toplumun yaklaşık yüzde 65-70’ine sosyal sigortalar aracılığıyla koruma sağlanmasına rağmen, sistem çoğu bakımdan yetersiz, sosyal adaletsiz nitelikler içermekteydi. AKP iktidarı süresince uygulanan politikalar, sosyal sigorta sisteminin geçmişten gelen yapısal temel sorunlarını çözmek bir yana, daha da ağırlaştırmış ve kökleştirmiştir. Bu dönem içerisinde bazı olumsuzluklar değişerek yeni biçimler almış, hatta geçmişte olmayan çok sayıda yeni olumsuzluk ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle, zaten yetersiz olan sosyal güvenlik kazanımları, son yıllarda uygulanan politikalarla geriletilmiştir.
Makale, AKP’nin iktidar olduğu süre içerisinde uygulanan sosyal sigortalara ilişkin politikaları ve bu politikaların etkilerini, sosyal adalet ve eşitlik ilkeleri bağlamında eleştirel bir çerçevede incelemeyi amaçlamaktadır. Oldukça ayrıntılı ve karmaşık düzenlemelerin, çeşitli programların bulunduğu sosyal sigorta sistemindeki değişimi, bir makalenin sınırları içinde tüm unsurlarıyla ele almak ve açıklamak olanaklı değildir. Bu nedenle yaşanan değişimin yönünü ve niteliklerini göstermesi bakımından sosyal sigorta alanında önemli görünen bazı konulara değinilmekle yetinilecektir. İlk olarak hükümet tarafından “sosyal güvenlik reformu” olarak adlandırılan, aslında sosyal sigortalar alanında gerçekleşen değişimin genel özelliklerine değinilecektir. Sonrasında sosyal güvenlik harcamaları, bu harcamaların finansmanı ve bütçeden yapılan transferler tartışılacaktır. Daha sonra sırasıyla “yaşlılık sigortası”, “bireysel emeklilik”, “genel sağlık sigortası” ve “işsizlik sigortası” programlarında yaşama geçirilen değişiklikler değerlendirilecektir.
- Başkalaşan “Reform”
- Sosyal Güvenlik Harcamaları
- Sosyal Sigorta Açıkları
- Vergi Politikaları
- Sosyal Güvenlik Kurumu
- Hukuksal Karmaşa
- Sigortalılar Arasında Katmanlaşma
- Yaşlılık Aylığı ve Yaş Sınırı
- Kuşaklararası Sosyal Dayanışma
- Yaşlılık Aylığını Arttırma ve Hesaplama Yöntemi
- Yaşlı Yoksulluğu
- Bireysel Emeklilik
- Genel Sağlık Sigortası
- Sağlık Hakkı ve Keyfilik
- Kamu ve özel sağlık harcamaları
- Hasta tatmini
- İşsizlik Sigortası
Sonuç
Sosyal politikaların sosyal adalet ve sosyal gelişme sağlayarak sosyal barışı ve bütünlüğü geliştirmesi gibi temel amaçları, AKP iktidarı döneminde bütünüyle terk edilmiştir. Politikalara sosyal niteliği kazandıran amaç, unsur ve işlevlerin ortadan kalkmasıyla, sosyal politikalar doğrudan sermaye birikimini teşvik eden, özel sektör yaratma, işletme ve piyasa önceliklerini esas alan ekonomik politikalar haline dönüştürülmüştür. Bir başka deyişle sosyal politika açığı artmıştır. Genelde sosyal güvenlik ve özel olarak sosyal sigortalara ilişkin uygulanan politikalar da benzer olumsuzluklardan payını almıştır. Ayrıca sosyal güvenlik alanında sağlanan koruma, yurttaşların sahip olduğu bir hak, devletin ise anayasal görevi olarak görülmemektedir.
Türkiye’de sosyal güvenlik harcamaları düşüktür ve harcamalar, güvencesizliklerin doğurduğu toplumsal gereksinimleri karşılayacak düzeyde artmamaktadır. Harcamaların finansmanında ve topluma ulaştırılmasında tersine gelir aktarımı yaratan unsurlar da bulunmaktadır. Türkiye’nin “insani gelişme”, “daha iyi yaşam” gibi uluslararası indekslerde açıkça görülen ve bir türlü azalmayan sosyal gelişme eksikliği, büyük oranda sosyal harcamaların ve sosyal koruma sisteminin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
Ülke ekonomisi bağlamında çok büyük miktarlarda gelir ve gidere sahip, nüfusun geniş kesimlerini kapsayan sosyal güvenlik kuruluşlarının yeniden yapılandırılması ve tek çatı altına toplama girişimlerinin istenileni vermediği anlaşılmaktadır. Sayıştay’ın 2012 ve özellikle 2013 denetim raporları, SGK yönetiminde ve işleyişinde ciddi yetersizlik ve sorunların olduğunu göstermektedir.
AKP döneminde sosyal sigortalara ilişkin olarak, işgücü piyasası ve çalışma koşullarını göz önünde bulundurmayan, sosyal öncelikleri yok sayan bir politika çerçevesi geliştirilmiştir. AKP Geçmişte devraldığı sosyal güvenlik sisteminin eşitlik ve sosyal adalet bakımından sorunlu olan yönlerini ortadan kaldırmadığı gibi, bu alanda yeni ve oldukça önemli sorunlar ortaya çıkaran uygulamaları yaşama geçirmektedir. Uygulanan politikalar sosyal güvenliğin temel işleyişi olan kuşak içi ve kuşaklararası sosyal dayanışma mekanizmalarını tahrip etmektedir.
Özel sigortacılığın ve bireysel birikimlerin geliştirilmesi adına, sosyal sigortaların sosyal dayanışmacı ve geliri yeniden dağıtıcı işlevi daraltılmaktadır. Sosyal sigortaların sağladığı korumanın düzeyi gerilemekte, yoksulluk sınırına yakınlaşmaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin sağladığından daha iyi, kaliteli ve yüksek standartlı koruma talep edenlerin, piyasa temelinde işleyen sosyal dayanışma içermeyen özel sigortacılık ve bireysel fon uygulamalarına katılmaları teşvik edilmektedir.
Sosyal güvenlik alanında verilecek tek bir örnek, uygulanan politikaların açmazlarını göstermek için yeterlidir. GSS sisteminde yoksulluk yoklaması sonunda çalışmayan ve asgari ücretin üçte biri ile asgari ücret arasında kişi başına düşen gelire sahip olduğu halde “yoksul olarak nitelenmeyen” 1 milyon 800 bin kişi, sağlık sigortası borçlusu haline gelmiştir. Prim borçları nedeniyle bu kimseler ve bakmakla yükümlü oldukları, sağlık hizmetlerinden yararlanamaz durumdadır. Toplumun evrensel anlamda yoksul kesimlerinden sağlık sigortası primi toplayabilmek için her yol denenirken, devlet, yüksek ve düzenli gelir sahibi gruplarının yararlandığı bireysel emeklilik fonlarına, büyük miktarlarda katkı payını doğrudan aktarmaktadır.